İzleyiciler

30 Kasım 2013 Cumartesi

hanim dilendi bey begendi

                           
geçen yıl bu vakitler örüyordum bu battaniyeyi. her gün bir parça. nişanlım askere gittiği gün başlamıştım. askerlik bittiğinde de bitecekti battaniyem güya. teskere battaniyesi :)  toplamda 150 parça örmem gerekiyordu.130 parça ördükten sonra şöyle kabaca bir hesap yaptık arkadaşımla. aman allahım, duvardan duvara, metrelerce bitmek bilmeyen bi battaniye oluyor. bizde eni 9, boyu 13 tane olmak üzere 117 parçayla bu işi bitirelim dedik. ben motifleri ördüm annecaazım sağ olsun birleştirdi. ama ne zaman taaaa bundan 1 ay öncesinde.birde etrafını çevirdi, dolma delikle, kolları kopa kopa. cınım binim  :) 


                                     

 bütün ipler eskilerden kalma. yeni aldığım ip, şu her motifin etrafını dolaştığım mor ip. diğerleri eski kazaklarımızın ipleri. kimisi benim, kimisi kardeşimin. bu modelin adı da 'hanım dilendi bey beğendi'ymiş. herhalde rengarenk iplerden yapılınca öyle denmiş. ben sevdim bu ismi. battaniyemi de sevdim. :)


24 Kasım 2013 Pazar

ogretmenim canim benim

                                                               
ilk okul öğretmenimi hatırlıyorum. hızlı adımlarla, gülen gözlerle girmişti içeri. üzerinde yeşil puantiyeli uçuş uçuş bir elbise vardı. tırnakları kırmızı ojeli. aman allahım ne kadar havalı ve güzeldi. 60 küsür kişilik sınıfta ağlayanlar, ben annemi istiyorum diye dışarı çıkmak isteyenler, uykusunu alamayıp sırasında uyuyanlar, feryat figan.. nasıl baş etti o susmak bilmeyen sınıfla, nasıl öğretti hepimize tek tek okuma yazmayı, hayatı.. ayrıntılar çok aklımda değil zaten sadece iki yıl öğretmenimiz olarak kaldı. sonra emekli oldu. kötü anılarımız var mı yok mu bilmiyorum. ama anlattığı şeyler nasıl aklıma kazınmışsa artık, ben de öğrencilerime anlatıyorum aynılarını. ve ben nasıl etkilendiysem, gözlerim heyecandan nasıl büyüdüyse, şimdi benim çocuklarım da aynı heyecanla bana bakıyorlar.

      doğunun ücra köylerinden birinde çalışıyordum geçen seneye kadar. bana öğretmenler günü hediyesi olarak yumurta, yoğurt, patik, getirmişlerdi. kimisi de renkli kağıtlarla çiçek yapmış. soğuktan çatlamış elleriyle nasıl da heyecanla veriyorlardı hediyelerini. aldığım en güzel hediyelerdi onlar.

  beni yetiştiren, bu günlere getiren bir çok öğretmenimin ellerinden öpüyorum. öğretmenin bu kadar meşakkatli ve güzel olacağı aklıma gelmezdi. verdiğimiz emeklerin karşılığını alabileceğimiz nice güzel günlerimiz olsun. günümüz kutlu olsun...


duvar kagidi yaptım

mutfak için bir şeyler yapmayı seviyorum. minicik bir mutfağım var zaten. onu da güzelleştirmeye çalışıyorum. ocağın üzerinde, aspiratör takılması gereken yer boş ve biraz kirli bir duvarı var. orayı bir şeylerle kapatmak istiyordum uzun zamandır. bende kendi duvar kağıdımı kendim yapayım dedim.
  soğan baskısıyla bu işi hallettim sanırım :) biraz acemice oldu ama bunlar denemelerim olsun artık napalım..

                    malzemeler bunlar. önce birkaç deneme yaptım. söbü soğanla daha güzel oldu. soğanı çok sulu boyamamak gerek. sulu olduysa eğer, peçeteye hafifçe bastırıp kurutabiliriz.






fotoğraflar net değil. çünkü fotoğraf makinemi babama verdim. bunları telefonla çekmek zorunda kalıyorum. bir şeyler yapmak hep de akşamları aklıma gelince, mutfağın sarı çelimsiz ışığında böyle kareler çıkıyor ortaya maaaaleseff..    herkese iyi geceleeeerrrr  :)


23 Kasım 2013 Cumartesi

mor olsun 3 kurus fazla olsun


mor benim rengim. küçüklüğümden beri öyle. ilkokuldayken montum, çantam, beslenme çantam, suluğum her ayrıntı mordu. düğünüm de öyle, kuşağım, pasta süslerim, nedimelerimin çiçekleri... hepsi mordu. ama koyu mor. lila değil. mürdüm moru. ohh ne güzel :)

halbuki mora melankoli rengi derler. bence hiç öyle değil. huzur ve güven veriyor bana.

ben de yeni kağıt kek kalıpları almıştım yeni. mutfakta, tezgahın üstünde duran kavanozların kapaklarını biraz renklendireyim dedim akşam akşam. bence güzel oldular.

                                   





18 Kasım 2013 Pazartesi

uyuyamayanlar, bendensiniz

evvelden beri uyuyamayanlar, sizi çok iyi anlıyorum. ben de bebekliğimden beri uyuyamam. ailem, bütün sallama yöntemlerini denemiş. o kadar yoruluyorlarmış ki beni uyutmak için, battaniye arasından yuvarlanıp gittiğim bile olmuş :) tavana beşik kurmuşlar yok nafile, uyku yok.

şimdi de böyleyim, uyku gözümden akıyor ama uykuya dalamıyorum bir türlü. kafamda bin tane düşünce oradan oraya gezip duruyorum. uysam bile kabuslar saçma sapan, sayıklamalar. yani kısaca şöööyle deliksiz bi uyduğum yok pamuk prensesler gibi...buna bir dur demek lazım dedim ve buldum.
 

                                 
evet bildiniz LAVANTAAA..  şu rengin güzelliğine doyamıyorum. kokusu da çok güzel. çayı da çok hafif, hiç öyle şeker, bal falan karıştırmaya gerek yok. aktarlardan bulabiliriz. tomurcuk halinde satılıyor.
 baş ağrısına, gerginliğe ve elbette uykusuzluğa iyi geliyor.

 ben bu çayı bardağıma bir çay kaşığı atıp, birkaç dakika bekletip içiyorum. yalnız taneler sürekli ağzıma geliyor. bitki çayı süzgecim de yok. buna da bi çare buluyum dedim ve buldum.

buyurunuz...
bunlar malzemeler. evde nerden geldiğini hatırlamadığım tülden bir kese vardı. gerisi belli zaten.




şimdi yapıp içeceğim bir tane.gerildim.  şu yazıyı yazıncaya kadar araya bir sürü şey girdi. sakin ve tembel hayatımda, ne zaman hep böyle hoşuma giden bir şeyler yapmak için harekete geçsem bi iş çıkar zaten. neyyyse.. ne çok konuşuyorum ben yaa..

  mutlu, huzurlu, tatlı rüyalı uykular dilerim..
 

17 Kasım 2013 Pazar

kahveli kurabiye ve balli sut kardeşligi



kahveli kurabiye ve ballı ılık sütün harika uyumuyla mest olmuş vaziyette yazacaktım bu yazımı ama fotoğrafı  benim gali beladan kalma emektar bilgisayarıma yükleyemedim bir türlü. sonra da bloomberg ht de her pazar yayınlanan iki çılgın italyanın programı var, two greedy italians.ona takıldım kaldım.

   italyan yemeklerine ilgi duyan varsa takip edebilir. her pazar 23 de başlıyor. onları izledikçe acıkıyorum, canım istiyor her yaptıklarından. ama gel gör ki hiiiç italyan yemeği yemedim. çok isterdim italyaya gitmeyi sokaklarında dolaşıp gerçek italyan yemekleri yemeyi... ahh ahh..





her neyse, be en iyisi şu kahveli kurabiyenin tarifini vereyim.

MALZEMELER
yarım paket margarin (erimiş)
bir bardak şeker
1 çorba kaşığı kahve (ister türk ister neskafe, ben türk kahvesi koydum biraz acımtırak oldu ama güzel)
1 paket kabartma tozu
un 
katı olursa azıcık süt
üstüne de fındık taneleri

ben kurabiye hamurunu yuvarlamadan dağınık dağınık koydum. öylesi daha çok hoşuma gidiyor. 
süt ile tüketiniz. buon appetito :) 







15 Kasım 2013 Cuma

film gecesi

hiç birinin sizi izlediği izlenimine kapıldınız mı? yani birinin sizi arkanızdan takip etmesi gibi değil de sanki bbg evinin genişletilmiş, bunun bütün hayatınıza yayılmış hali gibi.  bi düşünün. yaşadığınız şeyler, bulunduğunuz ortam, başınıza gelebilecek iyi kötü her şey ya birileri tarafından planlandıysa.. çevrenizdeki insanların, komşularınızın, eşinizin, hatta anne babanızın bile birer oyuncu olduğunu düşünün..herkes sizin planlanan şekilde yaşamanız için birileri tarafından verilen senaryoyu oynamanızı sağlıyor. off bence çok ürkütücü. yani bu durumdan haberiniz yokken 'her şey güllük gülistanlık ters giden bir şey yok' der şükredip hayatınıza mutlu mesut devam edersiniz ama ya bu kurguyu fark ederseniz.. 
 
      bu gidişe bir son vermek için her yolu dener misiniz, yoksa bilinmez bir hayatta ne yapacağınızı kestiremediğiniz için bu yalan hayata devam mı edersiniz??? 

   


  insanın kaderinin kendi elinde mi yoksa alnımıza yazılmış bir yazı(!) mı olduğunu sorgulatan harika bir film.
98 yapımı bir film. aradan bunca yıl geçtikten sonra izlemek beni üzdü ama olsun.izlemeyenlere kesinlikle tavsiye ederim. favori filmlerimde 1 numaraya yükseldi. 



mutlu hafta sonlarımız olsun sevgili beni takip etmeye başlamamış okuyucularım :) (kimse yok ben kendi kendime konuşuyorum ha haaa :D ama olsun umudum, var ilerde olacak !
 

14 Kasım 2013 Perşembe

bi dunya cocuk bi dunya oyun

Bu gün evlatlarımla pikniğe gittik. kasabanın parkına. sonbaharın son demleri. hayret ki buralara henüz kar düşmedi. çocuklar ne kadar saf yürekli oluyorlar yaa. en küçük bi olayda ile nasıl mutlu oluyorlar. hepsi oyuncaklarda doyasıya eğlendi. ben de komikliklerini, fotoğraflarını çektim.  sonra da getirdiklerini yediler birbirlerini ite kaka. arkadan bi feryat yükseldi 'öğretmenim herkeş kapışılıyooo bana kalmıyooo' diye :) komikler kısaca ve eğlenceli.








13 Kasım 2013 Çarşamba

MERHABAAA !


dakikalardır ne yazsam diye bakınıp duruyorum etrafa. sanki karşımda bir sürü kişi var da çok önemli bir konuşma yapacakmışım gibi heyecanlandım. en iyisi azıcık kendimden bahsedip bu blogu açma amacımı anlatayım. küçük bir kasabada öğretmenim. evden okula okuldan eve gidip gelen, sosyal hayatı internet başında oradan oraya, o hayattan bu hayata o yemek tarifi senin bu dekorasyon fikri benim koşturup duran biri olunca ben de dedim gideyim kendime bi blog açayım da şu yalnızlığımdan kurtulayım istedim. çok yaratıcı değilim, çooook tez canlıyım. sabırla bi işi layığıyla yapayım da dört dörtlük olsun diyemem.yaptığım şey bir an önce bitsin de ötekine geçeyim diye düşünürüm. o daldan o dala gezeeer dururum. velhasıl, umarım güzel şeylerle karşılaşır güzel paylaşımlarda bulunurum iyi dostlar kazanırım. kısaca MERHABAAA!!

Pages - Menu

Popular Posts

Hakkımda

Fotoğrafım
Merhaba, ben meride. Küçük bir kasabada öğretmenim. Çekirdek ailemle beraber, sobalı evimizde yaşayıp gidiyoruz. Güzel olan her şeyi seviyorum. Dekorasyon, el işi, yemekler, güneşli havalar, deniz kabukları, güzel banyolar, siyah beyaz fotoğraflar, yaşanmışlığı olan bir kenarda unutulmuş eşyalar... buyum işte ben :) Güzel paylaşımlarda buluşalım! :)

Blogger news